İranda bu yıl yapılan parlamento seçimleri, Hateminin çevresinde toplanan reformculardan oluşmuş koalisyonun kesin zaferleriyle sonuçlandı. Ancak dikkat çekici bir nokta, İslamın bu seçimlerde hiçbir biçimde öne çıkartılmamasıydı. Ruhban kesim siyaset sahnesinden giderek çekilirken, ne muhafazakarlar dinin tehlikede olduğunu öne sürmüş, ne de liberaller dine dayanarak inandırıcı olmaya çalışmışlardı. Bu seçimler demokrasi ve laiklik arasındaki ilişkileri ilginç bir biçimde aydınlatıyordu: Demokratikleşme acil bir sekülarizasyona ihtiyaç duymamış, ama sonuçta bu sekülarizasyonu getirmişti.
İrandaki güçler dengesinin çeşitli tezahürlerini basından izleyebiliyoruz. Elinizdeki kitapta bu güçler dengesinin arka planı ve muhafazakarlarla reformcuların ellerindeki kozlar ayrıntılı olarak anlatılıyor. İran İslam Cumhuriyetinin geleceği ve bugünkü demokratikleşme süreci, devrim öncesi dönem ve devrimi yönlendiren güçler ele alınarak tartışılırken, devrimin ve İslamın birbiri üzerindeki etkileri sorgulanıyor. Bugünkü İran post-İslamcı olarak değerlendirilirken, geleceğin İranının sıfatsız bir demokrasi olacağı öne sürülüyor.
(Arka Kapak)
- Barkod
- 9789753422840
- 1. BasımTürkçeİstanbul207 s.Eylül 200013.5 x 19.5 cm