
Ayna Korkusu
(Fear of Mirrors)
- Satış Fiyatı
- Satış Yok!
Aşıklar hakikati bilmek ister, ama hiçbir zaman bunu dile getirmeye yanaşmazlar. Bazı solcuların komünizmle ilişkisi de böyledir. Uzun ve sarsıcı bir aşkın bitişi gibi, sonunda hakikati dile getirecek özgürlüğe kavuştukları halde artık bunu duymak istemeyeceklerini anlamışlardır.
Ayna Korkusu, Tarık Alinin bir Avrupa romanı yazma girişimi diye nitelendirdiği ve 1920lerden bugüne değin solun macerasını bütün yükseliş ve düşüşleriyle harmanlayan bir romandır. Yeni ve birleşik Almanyada sosyalist inançlarından vazgeçmeyi kabul etmediği için işinden olan eski muhaliflerden Vlady, yabancılaşmış oğlu Karla yazdığı mektuplarla, kendi ailesinin komünizmle uzun ve tutkulu ilişkisinin ne anlama geldiğini anlatmaya çalışır. Bu aynı zamanda, devrime bütün bağlılıklarıyla Çekada görev yapmaya başlayan beş Lnin, bu beş L içinde yurt dışı istihbarat örgütünün şefi olan ve Kim Philbyyi örgütüne katan Ludwikin ve Ludwike duyduğu aşk ancak komünist ideale bağlılığıyla eş tutabilecek olan Vladynin annesi Gertrudeun hikayesidir.
Derin bir politik kavrayış gücü ve duyarlılıkla da kaleme alınmış olan Ayna Korkusu, orta ve bütün Avrupanın yirminci yüzyılı boydan boya kesen olağandışı tarihini, Soğuk Savaşı öteki tarafından yaşayanların perspektifinden bakan anlatımıyla da tam bir Avrupa romanı olma niteliği kazanır.
(Arka Kapak)
....
Tarık Ali, Ayna Korkusunda solu yalnızca kendi geçmişiyle karşı karşıya getirmekle yetinmiyor. Hayatını özverili ve sadık bir Bolşevik olarak yaşamış Ludwikin, inandığı tüm ilkeler bir bir ayaklar altına alınırken ve kendisiyle en çok güvendiği yoldaşlarının hayatı Stalinist bürokrasi tarafından tehdit edilirken tercih ettiği yol veya duvarın yıkılıp da solun itibarının dibe vurmasından sonra Vladynin sergilediği tutum Tarık Alinin çeşitli tarihsel dönüm noktaları ve bugünün solu hakkında ne düşündüğünü açıklayan unsurlar olarak öne çıkıyor. Örneğin Vlady, Karla gönderdiği mektuplardan birinde Marxı birçok açıdan eleştirebilirsin, ama onu sözde-sosyalist deneyimlerimizden sorumlu tutmak haksızlık olur. Lütfen, bunu demagoglara bırak diye yazıyor.
....
(Serhat Uyurkulak, Korkutan Aynalar, Cumhuriyet Kitap, 03.08.2000)
Ayna Korkusunu yaklaşık üç yıl önce yazdım. Komünizm fikrinin sahne gerisini yansıtmayı istediğim bir Avrupa romanı yazma girişimiydi bu. Komünizm fikri uğruna savaşmaya ve bu uğurda canlarını vermeye hazır insanların idealizmini, aynı zamanda komünizm fikrine nasıl ihanet edildiğini anlatan bir roman. İhanet hem politik hem de kişisel düzeyde ve sonunda sistemin çöküşüne neden oluyor.
Ayna Korkusu yirminci yüzyıldaki sosyalizmi ele aldığım bir roman üçlüsünün ikinci kitabı. Birincisinin adı Kefaretti ve Troçkizm üzerine bir yergiydi. Sonuçta dünyanın her tarafında bana birçok candan dost da kaybettiren bir roman oldu. Ayna Korkusu ise bu konuya bakışımın daha ciddi yönü; Soldaki insanların son yıllarda nasıl bir ruh hali içinde olduklarının daha soğukkanlı bir değerlendirmesi.
Kısa sayılabilecek bir süre önce Cheltanhamdaki bir edebiyat şenliğinde konuşma yapmıştım ve kitaplarımı imzalıyordum. Elli yaşlarında olan bir çiftin yanıma gelip ellerindeki nüshanın üstüne kızlarına hitaben bir şey yazmamı istemeleri bana çok dokunmuştu. Bana kızlarının ismini verdiler ve Sadece anne babanın nasıl insanlar olduğunu oku diye, şeklinde bir satır daha yazmamı rica ettiler.
(Everest Yayınları Bülteni, Temmuz 2000)
Ayna Korkusu, Tarık Alinin bir Avrupa romanı yazma girişimi diye nitelendirdiği ve 1920lerden bugüne değin solun macerasını bütün yükseliş ve düşüşleriyle harmanlayan bir romandır. Yeni ve birleşik Almanyada sosyalist inançlarından vazgeçmeyi kabul etmediği için işinden olan eski muhaliflerden Vlady, yabancılaşmış oğlu Karla yazdığı mektuplarla, kendi ailesinin komünizmle uzun ve tutkulu ilişkisinin ne anlama geldiğini anlatmaya çalışır. Bu aynı zamanda, devrime bütün bağlılıklarıyla Çekada görev yapmaya başlayan beş Lnin, bu beş L içinde yurt dışı istihbarat örgütünün şefi olan ve Kim Philbyyi örgütüne katan Ludwikin ve Ludwike duyduğu aşk ancak komünist ideale bağlılığıyla eş tutabilecek olan Vladynin annesi Gertrudeun hikayesidir.
Derin bir politik kavrayış gücü ve duyarlılıkla da kaleme alınmış olan Ayna Korkusu, orta ve bütün Avrupanın yirminci yüzyılı boydan boya kesen olağandışı tarihini, Soğuk Savaşı öteki tarafından yaşayanların perspektifinden bakan anlatımıyla da tam bir Avrupa romanı olma niteliği kazanır.
(Arka Kapak)
....
Tarık Ali, Ayna Korkusunda solu yalnızca kendi geçmişiyle karşı karşıya getirmekle yetinmiyor. Hayatını özverili ve sadık bir Bolşevik olarak yaşamış Ludwikin, inandığı tüm ilkeler bir bir ayaklar altına alınırken ve kendisiyle en çok güvendiği yoldaşlarının hayatı Stalinist bürokrasi tarafından tehdit edilirken tercih ettiği yol veya duvarın yıkılıp da solun itibarının dibe vurmasından sonra Vladynin sergilediği tutum Tarık Alinin çeşitli tarihsel dönüm noktaları ve bugünün solu hakkında ne düşündüğünü açıklayan unsurlar olarak öne çıkıyor. Örneğin Vlady, Karla gönderdiği mektuplardan birinde Marxı birçok açıdan eleştirebilirsin, ama onu sözde-sosyalist deneyimlerimizden sorumlu tutmak haksızlık olur. Lütfen, bunu demagoglara bırak diye yazıyor.
....
(Serhat Uyurkulak, Korkutan Aynalar, Cumhuriyet Kitap, 03.08.2000)
Ayna Korkusunu yaklaşık üç yıl önce yazdım. Komünizm fikrinin sahne gerisini yansıtmayı istediğim bir Avrupa romanı yazma girişimiydi bu. Komünizm fikri uğruna savaşmaya ve bu uğurda canlarını vermeye hazır insanların idealizmini, aynı zamanda komünizm fikrine nasıl ihanet edildiğini anlatan bir roman. İhanet hem politik hem de kişisel düzeyde ve sonunda sistemin çöküşüne neden oluyor.
Ayna Korkusu yirminci yüzyıldaki sosyalizmi ele aldığım bir roman üçlüsünün ikinci kitabı. Birincisinin adı Kefaretti ve Troçkizm üzerine bir yergiydi. Sonuçta dünyanın her tarafında bana birçok candan dost da kaybettiren bir roman oldu. Ayna Korkusu ise bu konuya bakışımın daha ciddi yönü; Soldaki insanların son yıllarda nasıl bir ruh hali içinde olduklarının daha soğukkanlı bir değerlendirmesi.
Kısa sayılabilecek bir süre önce Cheltanhamdaki bir edebiyat şenliğinde konuşma yapmıştım ve kitaplarımı imzalıyordum. Elli yaşlarında olan bir çiftin yanıma gelip ellerindeki nüshanın üstüne kızlarına hitaben bir şey yazmamı istemeleri bana çok dokunmuştu. Bana kızlarının ismini verdiler ve Sadece anne babanın nasıl insanlar olduğunu oku diye, şeklinde bir satır daha yazmamı rica ettiler.
(Everest Yayınları Bülteni, Temmuz 2000)
- Barkod
- 9789753166263
- 1. BasımTürkçeİstanbul333 s.Temmuz 200013.5 x 19.5 cm
Yorum Ekle! | Yorum sayısı: 0 | Beğeni ortalaması: 0/10 |
Bu ürüne ilişkin yorum bulunamadı! İlk Yorumu Yazmak İçin Tıklayınız! |